Kanunumuzda suç olarak düzenlenen cinsel taciz eylemine maruz kalan kadınlar çoğu zaman utançtan çoğu zaman toplum baskısından yasal yollara başvurmaktan çekinmekte, cezai şikayette bulunamamaktadırlar.
Unutulmamalıdır ki sessiz kalmak cinsel taciz eylemini gerçekleştiren kişiyi sadece cesaretlendirir ve telafisi mümkün olmayan daha vahim sonuçların ortaya çıkmasına yol açabilir. Ayrıca bu tip davranışlar mağdur üzerinde birçok psikolojik rahatsızlığa neden olmakta ve hayatını çekilmez hale sokmaktadır.
Türk Ceza Kanununa göre;
Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.
Bu fiiller, hiyerarşi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Bu fiil nedeniyle mağdur işi terk etmek mecburiyetinde kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz.
Bu fiiller; hiyerarşi, hizmet veya eğitim ve öğretim ilişkisinden ya da aile içi ilişkiden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz.
Suçun Mağduru bir ceza avukatı vasıtası ile ya da bizzat ilgili makamlara başvurarak şikayette bulunmalıdır. Taciz eylemini gerçekleştiren kişi herhangi biri, patronunuz, akrabanız ya da başka bir yakınınız olabilir hiçbir koşulda susmak ve boyun eğmek zorunda değilsiniz!
Konu ile ilgili Yargıtay Kararı:
“…Daha önceden sanığı tanımayan ve sanığa iftira atması için bir neden bulunmayan mağdurenin aşamalardaki istikrarlı beyanları ve bu beyanları doğrulayan tanık Emine’nin anlatımları, sanık tarafından mağdureye verilen telefon numarası yazılı olan kağıt parçası, sanığın tevilli ikrarı ile tüm dosya kapsamından; olay günü saat 13:00 sıralarında evine doğru giden mağdurenin arkasından arkadaşıyla birlikte gelip mağdureyi evine kadar ısrarla takip eden ve yazdığı kağıdı mağdureye verip “beni bu numaradan ararsın” şeklinde sırnaşıkça hareketlerde bulunan sanığın eylemi cinsel taciz suçunu oluşturduğu halde, olaydan 2 ay sonra kovuşturma aşamasında temin edildikleri anlaşılan tanıkların oluşa ve dosyaya uygun düşmeyen anlatımlarından hareketle sanığın beraatine karar verilmesi, …Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (T.C. Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2011/7453E. 2012/3116K. 15.3.2012T.)
Görüldüğü gibi somut olayın cinsel taciz suçunu oluşturup oluşturmadığının tespiti oldukça önemlidir. Cinsel tacize boyun eğmek çözüm olmadığı gibi daha büyük sorunların ortaya çıkmasına sebebiyet vermekte olayların başında alınmayan önlemler daha sonra faydasız kalabilmektedir.