671 sayılı KHK. 01.07.2016 tarihinden önce işlenmiş pek çok suç açısından örtülü af olarak nitelendirilebilecek iki düzenlemeye yer vermiştir. Bunlar; cezanın yarısının infazı halinde koşullu salıverilme ve koşullu salıverilmeye 2 yıl kala denetimli serbestlik kapsamında serbest kalabilmedir. Suçu 671 sayılı KHK. kapsamında kalan pek çok mahkum ve ailesi bu düzenleme ile sevince boğulurken KHK. kapsamı dışında kalan mahkumlar ve ailelerinde büyük hayal kırıklığı oluşmuştur.
Yine kasıtlı suçlarda 3 yıldan fazla cezası olanların KHK.’dan yararlanabilmek için cezalarının onda birini kapalı cezaevinde geçirmek zorunda kalacak olmaları buruk bir sevinç yaratmıştır.
İzah ettiğim sorunlara yönelik toplumda şöyle bir algı bulunmaktadır; “ Bazı ciddi suçların kapsam dışında bırakılması normaldir ve bu insanlar suç işlemiş, bırakın da biraz sıkıntı çeksinler.” ki bu algı oldukça HAKSIZ ve YANLIŞTIR. Şöyle ki;
1. KHK kapsamı dışında kalan suçlardan örneğin adam öldürmeye teşebbüs suçuna bakalım; ağır haksız tahrik altında kocasını öldürmeye teşebbüs eden kadın KHK.’dan yararlanamazken, kendisinden ayrıldı diye sevgilisinin yüzüne kezzap atarak gözlerini kör eden nitelikli yaralama suçundan hükümlü kişi KHK’dan yararlanabilmektedir? Hangisi daha ciddidir, ciddiyette kıstas nedir?
2. Türkiye’de görev yapan hakim ve savcıların neredeyse üçte biri FETÖ kapsamında tutuklandı, mesleklerinden ihraç edildi. (İçlerinde tabi ki suçsuz olanlar olabilir ancak tutuklananların sayısı oldukça yüksektir.) Sınavlardaki usulsüzlüklerin adli yargı hakim-savcı sınavlarına da sıçradığı, tutuklanan-ihraç edilen hakim-savcıların terör örgütü tarafından yetiştirildiği, seçildiği, örgüt imamlarının yönlendirmesi ile davalarda taraflı (belki de kişilerin siyasi görüşüne, örgüte yardım edip etmediğine göre) hüküm kurdukları rahatlıkla düşünülebilir. Terör örgütü mensubu bir hakimin kurduğu hüküm ne kadar adildir? Vatanını satan savcının düzenlediği iddianameye ne kadar itibar edilebilir?
Kapsam dışında bırakılan kasten öldürme suçu, cinsel suçlar, uyuşturucu madde ticareti gibi suçların adı ve toplumdaki algısı oldukça kötü olsa da bu suçlardan mahkum olanların bir kısmı gerçekte suçlu değildir. (Özellikle cinsel suçlarda iyi bir ceza avukatı da edinilmezse mahkemelerce somut delil araştırılmaksızın oldukça kolay mahkumiyet verilmektedir.) KHK kapsamı dışında bırakılan suçlardan verilen mahkumiyetlerin onanmasına ilişkin pek çok Yargıtay Ceza Dairesi kararı CMK. 308 itirazı üzerine kaldırılmıştır. Bu yönde talepte bulunulmayan veya detaylı talebe rağmen CMK. 308 itirazına konu edilmeyen pek çok haksız mahkumiyet nedeniyle birçok suçsuz insan hala cezaevinde bulunmaktadır.
Asıl sorun adalet sisteminin yetersizliğidir. Suçu ne olursa olsun haksız yere veya hak ettiğinden oldukça fazla ceza alan onbinlerce vatandaşımız var. (Cezaevlerinde yatanların en az %60’ının iyi bir avukatları olsaydı ceza almayacaklarını ya da çok daha az ceza alacaklarını kolaylıkla söyleyebilirim.) Bu söylediğime şüpheyle yaklaşanlar için en az on defa karşılaştığım basit bir örneği vereyim. Vatandaş 10.000-TL para dolandırdığından bahisle nitelikli dolandırıcılıktan 4 yıl hapis cezası almış, cezası onanmış, kesinleşmiş. Cezasının haksız olduğunu düşünerek onama kararına itiraz talebi (CMK. Mad. 308) konusunda görüşmek üzere ofisime geldiğinde daha önce dosyası için pek çok avukat tayin ettiğini, maddi gücü olduğunu da görüyorum ve soruyorum. “Bu 10.000-TL’yi dava aşamasında ödese idin cezanda TCK. 168 gereği yarı oranında indirim yapılacaktı, cezan 2 yıla düşecekti, belki HAGB. kararı verilecek sabıkana dahi geçmeyecekti ya da ertelenecek bana gelmene gerek kalmayacaktı. Üstelik bu parayı ödemekle suçu kabul etmiş de olmayacak yalnızca önlem almış olacaktın, yine beraatine karar verilmesini isteyebilecek karara itiraz edebilecektin. Neden ödemedin de risk aldın?”
Cevaplar 1: “Avukatım söylemedi.”
2: “Avukatıma sordum ödesen de ödemesen de fark etmez, boş yere ödeme dedi“
3: “Karşı taraf istemedi, kabul etmedi. O almayınca ben nasıl vereyim”
Etkin pişmanlıktan yararlanmak için karşı tarafın ödemeyi kabul edip etmemesi parayı alıp almaması önemli değildir. Dosyada karşı tarafın banka hesabına ilişkin veri yoksa PTT den parayı adresine konutta ödemeli gönderirsin, almasa da iade de etse etkin pişmanlıktan yararlanırsın. Veya tereddüt halinde mahkemeden ödeme için tevdi mahalli tayini istersin. Etkin pişmanlığın ne olduğunu, ne şekilde uygulanacağını, karşı tarafın talep ve muvafakatine bağlı olmadığını, suçu kabul anlamına gelmeyeceğini, müvekkilin özgürlüğünü ne derece koruduğunu bilmeyen kişiler ceza avukatlığı yapmaya kalkarsa, ceza avukatlarının bilgi ve yeterliliğini denetleyen bir mekanizma olmazsa, avukatlıkta liyakate dayalı uzmanlaşma olmazsa, sınavda barajı geçmenin yeterli olduğu onlarca özel üniversitenin hukuk fakültesinin birinden mezun olmak ve prosedürden çok da öteye gidemeyen staj yapmak avukatlık için yeterli sayılırsa cezaevleri de böyle dolar taşar. Yukarıda verdiğim örnekteki gibi her suç türünde vatandaşın mağduriyetine yol açan bilgi eksikliğini gösterir yüzlerce örnek verebilirim.
KHK. kapsamı dışında kalan cinsel suçlar, uyuşturucu madde ticareti, kasten öldürme (azmettirme, iştirak, teşebbüs dahil) ve diğer suçlarda hüküm kesinleşmiş olsa da başvurabileceğiniz kanun yolları vardır. Umudunuzu kaybetmeden bir an önce iyi bir ceza avukatı edinmeye çalışın.
Not: Bu arada bazı ceza hukukçularının aksine bankacılık zimmeti suçundan mahkum olanların 671 sayılı KHK dan yararlanacaklarını, Bankacılık Kanununun 167. Maddesinden de yalnızca ödeme şartını yerine getirmekle yükümlü olanların “ödeme yapınca” koşullu salıvermeden yararlanacaklarının anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. (5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 167. maddesine göre ”160.ncı maddede yazılı suçlardan dolayı mahkum olanlar, fona veya hazineye olan borçları ve tazminatları ödemediği veya bu borçlar ve tazminatlar malvarlıklarından tahsil olunamadığı “sürece”, bunlar hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz.”)