Nüfusun ve sanayileşmenin günden güne arttığı ülkemizde doğal denge ve çevre kirliliği oldukça önemli bir unsur haline gelmiştir. Bu nedenle kişilerin sağlıklı bir çevrede yaşama hakları ceza kanunca da koruma altına alınmıştır.
İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu Türk Ceza Kanunun 184. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre;
* Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
* Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
* Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
* Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.
* Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
* İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.
Türk Ceza Kanununda belirtilen hükümlere aykırı olarak bilmeden veya bilerek bir yapı inşa etmiş veya mevcut bir yapı üzerinde tahrifat yapmış olabilirsiniz. Ya da tam aksine imar kirliliğine neden olma suçu topluma karşı işlenen suçlardan olması sebebiyle bu suçun mağduru olabilirsiniz. Her iki durumda da hakkınızın zedelenmemesi ve mağdur olmamanız adına durumunuzun tespiti için dosyanızın bir avukat tarafından ayrıntılı bir şekilde incelenmesinde ve mevcut duruma göre bir yol izlenmesinde fayda vardır. Örneğin suç ile ilgili kastınızın olup olmadığının tespiti ve buna ilişkin delillerin mahkemeye sunulması yargılama sürecini oldukça etkileyen bir durumdur.