Ceza Mahkemesi Temyizde Bozma Sebepleri

AnaSayfaSlide-3
Ceza Mahkemesinde yargılandınız ve hakkınızda ceza verildi. Öncelikle ilk yapmanız gereken eğer mahkumiyet hükmü sizin veya avukatınızın yüzüne karşı okundu ise (yani karar celsesine siz veya avukatınız katıldınız ise) 7 gün içerisinde süre tutum adı verilen kısa temyiz dilekçesini vermektir. Eğer bu dilekçeyi süresinde vermez iseniz temyiz hakkınızı kaybedersiniz, hüküm kesinleşir ve cezanızı çekmeye başlarsınız. Süre tutum dilekçesini süresinde verdiyseniz gerekçeli karar yazıldığında avukatınız varsa avukatınıza, yoksa adresinize tebliğ edilecektir. Bu durumda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde siz de gerekçeli şekilde temyiz sebeplerini belirteceğiniz gerekçeli temyiz dilekçesini verebilirsiniz. Bu oldukça hassas süreci bir ceza avukatının takip etmesi daha iyi olacaktır.

Temyiz dilekçeniz çok önemlidir. Yargıtaydaki iş yükünü dikkate alırsanız bir ceza avukatı edinmeniz ve temyiz dilekçenizin ciddi vakit ayrılarak, titiz bir çalışmayla  hazırlanmasını sağlamanız yerinde olacaktır. Temyiz dilekçenizde bozma sebeplerine ayrıntılı ve net olarak yer verilmesi, dosyanızın layıkıyla incelenmesi ve aleyhinizdeki kararın temyizde bozulması ihtimalini fazlasıyla artırır.  Yüzlerce temyizen bozma sebebi vardır. Temyizde bozma sebeplerinin tespit edilebilmesi için önce nelerin bozma sebebi olduğunu, yani dosyada nerelere bakılacağını bilmek gerekir ki sade vatandaşın bunları tespit etmesi güçtür. Gerekçeli temyiz dilekçesini hazırlayacak ceza avukatının ceza hukukuna her yönüyle hakim,ciddi araştırma ve uygulama tecrübesine sahip olması gerekir.

Temyiz dilekçeniz yazıldığında eğer bu dilekçenin sizi yeteri kadar ifade ettiğini, yeterince açıklayıcı olduğunu düşünmüyor iseniz Yargıtaya ek savunma dilekçeleri hazırlatarak gönderebilirsiniz. Avukatınızın hazırladığı temyiz dilekçesini incelediğinizde dayanak, teknik ve anlatım olarak yetersiz, etkisiz görüyor iseniz temyiz sürecinde ceza avukatınızı değiştirebileceğinizi bilmelisiniz.

1) T.C.YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ 2009/8513 E. 2009/10756 K. ÖZETİ

a) Suçtan zarar gören vekilinin, … günlü oturumda CMK.’nun 237/1. maddesine uygun olarak kamu davasına katılma isteminde bulunmuş olmasına rağmen mahkemece bu konuda CMK.nun 238/3. maddesi uyarınca olumlu olumsuz bir karar verilmemesi,

b) … günlü oturumda avukat atanmasını isteyen sanıklara avukat görevlendirildikten sonra sorgularının yapılmaması suretiyle 5271 sayılı Yasanın CMK.nun 191/3. maddesine muhalefet edilmesi,

c) Sanık …. hakkında kamu davası açıldığı ve Cumhuriyet Savcısının mütaalasının da sanığın gıyabında verildiği anlaşılmakla; CMK.’nun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınmadan yazılı şekilde hükme varılması

Kanuna aykırı olup …temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden sair yönleri incelenmeyen hükümlerin BOZULMASINA, 30.09.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

2) T.C.YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2008/6-256 E.,2009/79 K. ÖZETİ

d) Birbiriyle çelişkili ve kesin bir kanaat vermekten uzak kanıtlara dayanılarak sanığın cezalandırılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu

e) Yedi yıl altı aylık eklentili zamanaşımı suç tarihi ile inceleme tarihi arasında dolduğundan sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği

f) Katılan ve tanık anlatımlarında sözü edilen, olay sırasında sanığın, katılan ve sanığın kızı ile birlikte gittiği işyerinde çalışan ve kolluğa olayı bildirdiği belirtilen E. C.’ın bu konudaki bilgisine başvurulmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması…”,

…. ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilmesinin tek yolu budur. Bu itibarla, birbiriyle çelişkili ve kesin bir kanaat vermekten uzak kanıtlara dayanılarak, sanığın yağma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsiz olup, Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi direnme hükmünün bu nedenlerle bozulması gerekmektedir.

3) T.C.YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2010/1-164 E., 2010/193 K. ÖZETİ

g) Baro tarafından atanan avukatından haberdar olmayan sanık açısından temyiz süresi başlamaz.

Maddi olanakları elverişli olan sanık nasıl ki vekaletname vermek suretiyle dilediği avukatı serbestçe tayin edebiliyorsa, maddi olanağı bulunmayan sanığın da aynı şekilde müdafiliğini üstlenecek avukatını serbestçe belirleyebilmesi, en azından kendisine tayin edilen avukatı değiştirme hakkının bulunması, daha da ötesi görülmeye başlayacak davada kendisine müdafii olarak bir avukat atanacağının sanığa bildirilmesi gereklidir.

Kendisine zorunlu bir müdafii görevlendirileceğinin sanığa bildirilmediği ve sanığın bu konudaki iradesine değer verilmediği ya da başka bir ifadeyle sanığın bu konudaki iradesinin dosya kapsamından anlaşılamadığı durumlarda, hükmün müdafii yanında sanığın kendisine de tebliğinin, adil yargılanma hakkının bir gereği olduğu kabul edilmelidir.

Mahkemenin istemi üzerine baro tarafından görevlendirilmiş olan zorunlu müdafiinin yüzüne karşı yapılmış olan tefhim, kendisine zorunlu müdafii atandığından haberdar edilmeyen sanık açısından hukuksal sonuç ifade etmediği gibi, temyiz süresini de başlatmayacağından, sanığın gerekçeli kararın kendisine tebliği üzerine Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ ne verdiği temyiz dilekçesine istinaden temyiz davasının incelenmesi zorunluluğu bulunmaktadır.

Not: Yukarıda zikredilen kararların içerikleri okunarak tarafımca özetlenmiştir, tam mene ulaşmak için ilgili karar numaralarını kullanmanız sizlere daha sağlıklı bilgi ve kolaylık sağlayacaktır.

Ekran-Resmi-2015-09-30-13.45.30