Cinsel Saldırıdan Cezası Onanan Doktor CMK. 308 İtirazı Sonucu Beraat Etti

slide-2

Üsküdar 3. Asliye Ceza Mahkemesi 22.11.2007 tarihinde sanık Dr. S.D.’ın hastası olan katılan M.A.’ya karşı H. N. Hastanesi’nde genel cerrahi asistanı olarak görev yaptığı esnada cinsel saldırı suçu işlediğinden bahisle TCK. 102/1, 102/3-b maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Doktorun hapse girmesine ve mesleğinden olmasına neden olacak türdeki ceza içeren mahkumiyet hükmünün sanık avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesi 02.11.2012 tarihinde sanık Dr.. S. D.’ ın mahkumiyetinin onanmasına karar verdi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı onama kararından 6 ay kadar sonra 03.05.2013 tarihinde CMK. 308. maddesi uyarınca itirazda bulunarak neticeten sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği halde mahkumiyet kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulundu.

Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden dosya kanun gereği Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderildi. CMK 308. Uyarınca inceleme yapan Yargıtay Ceza Genel Kurulu;

1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,

2) Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 02.11.2012 tarihli onama kararının KALDIRILMASINA,

3) Üsküdar 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.11.2007 tarihli kararının sanığın üzerine atılı suçun sabit olmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA, 05.05.2015 tarihinde oy çokluğuyla karar verdi.

Eğer Yargıtay C. Başsavcılığı’nın CMK. 308 uyarınca itiraz yetkisi harekete geçirilmese idi, yıllarca emek verip tıp fakültesini bitirerek doktor olan sanığın mesleki ve ailevi hayatı KORKUNÇ bir adli bir hata yüzünden mahvolacaktı. Ceza Mahkemeleri yanlış karar verebilir, Yargıtay Ceza Daireleri de temyiz dilekçesinin yetersiz olması, dosyanın yeterince incelenmemesi veya yanılgıya dayalı olarak hatalı onama kararları verebilirler. Bugüne dek binlerce kez görülmüştür.

Peki ne yapmak gerekir?

Hakkında herhangi bir nedenle adli soruşturma başlatılan veyahut mahkemede sanık olarak yargılanmaya başlayan kişi bir an önce imkanları dahilinde edinebileceği en iyi ceza avukatı ile çalışmalıdır. (Ceza avukatı seçiminde dikkat edilmesi gerekenleri belirtilen, sitemizde yer alan makaleleri incelemeniz kesinlikle faydanıza olacaktır.) Sanık olarak yargılanan kişi dava sürecinde avukatının mesleki çalışmasını, yazılı savunmalarını, duruşmalardaki performansını dikkatle değerlendirmeli, eğer profesyonelce savunulduğunu düşünmüyorsa vakit kaybetmeksizin avukatını değiştirmeli, illa mahkum edilmeyi beklememelidir. Diyelim ki kişi avukatının kendisi adına nasıl dilekçeler verdiğini, duruşmaların nasıl geçtiğini takip etmedi ve eksikliklere yerel mahkemece mahkumiyet kararı verilmesi üzerine vakıf oldu. Yerel mahkemece mahkumiyete hükmedilmesi sanık avukatının ileri sürdüğü savunmalara itibar edilmediğini gösterir ki, kanaatimce  temyiz dilekçesinin mahkemenin itibar etmediği savunmalarını özet haline getirip tekrar edecek bir avukat tarafından değil, farklı bir bakış açısıyla hareket edecek ceza hukukuna ve Yargıtay uygulamalarına vakıf olan başka bir ceza avukatı tarafından hazırlanması daha iyi olacaktır. Bu tamamen şahsi fikrimdir, uygulamada yapılan en büyük yanlışın da bu olduğunu düşünüyorum. Dava sürecinde bir takım savunmalar hazırlayan avukat temyiz dilekçesini de sadece bu savunmaları üzerine kurarak çalışmasının kapsamını genişletmeyebilir, hatta kopyala yapıştır şekilde önceki dilekçelerini özetleyerek temyiz dilekçesi haline getirebilir. Eğer dosyanızda dava sürecinde yazılan savunma dilekçesi/dilekçeleri (varsa) ile temyiz dilekçenizi yan yana koyarsanız ne demek istediğimi anlamanız çok zor olmayacaktır.

Diyelim ki temyiz dilekçenizi de yazdırdınız. Öncelikle sizin adınıza yazılan temyiz dilekçesini eğer henüz yapmadı iseniz avukatınızdan isteyin ve dikkatlice okuyun. Bu dilekçede yazılanların, teknik olarak Yargıtay tarafından bozma gerekçesi yapılabilecek şekilde (hangi uygulamanın hangi kanun maddesine aykırı olduğu gibi) hazırlandığını, mahkemenin hatalı karar verdiğini somut şekilde ortaya koyduğunu düşünüyorsanız sorun yoktur. Aksi fikirde iseniz derhal başka bir avukat edinin ve bir an önce temyiz dilekçenizdeki eksiklikleri giderecek bir çalışma hazırlatarak temyiz aşamasında dosyanıza sunulmasını sağlayın.

Tüm bu aşamaları hareketsiz geçirdiniz ve sonunda hakkınızda verilen mahkumiyet kararı Yargıtayca onandı. Eğer olağanüstü kanun yollarına müracaat edecekseniz artık aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemekten vazgeçin. 

İyi bir ceza avukatını ne kadar erken edinirseniz o kadar çok fayda görürsünüz. Çünkü bazı lehe hükümler yalnızca soruşturma aşamasında geçerlidir, aynı şekilde dava aşamasında yani hüküm verilinceye kadar kullanılabilen lehe uygulamalar vardır. Yine hakkınızda mahkumiyet kararı verilip de henüz Yargıtay tarafından onama kararı verilmemiş, mahkumiyetiniz kesinleşmemiş ise o aşamada dosyaya yapılacak bir müdahelenin etkili olma ihtimali, onama kararından sonra yapılacak olandan çok daha fazladır.  Kararınız onandı ise yukarıdaki örnekte göreceğiniz üzere her şey tamamen bitmiş değildir. Onama kararının tekrar incelenmesini sağlama imkanınız mevcuttur. Özetle bulabileceğiniz en iyi ceza avukatı ile ve mümkün olduğu kadar erken çalışın.

Özgürlüğünüz değerlidir.

Ekran-Resmi-2015-09-30-13.45.30